Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

1 Ağustos 2009 Cumartesi

Agaze to Eternity

Bende ki bu kişilik değişikliğini frontal lobumu birinin yemiş olması olasılığına bağlıyorum lakin böyle bir değişim, hemde bu kadar kısa bir zaman içerisinde, görülmemiştir, görülmeyecektir. Deniz istiyorum.Ayaklarımı kuma filan batırmak. Güneşi hiç sevmedim. Daha çok ay banyosunu tercih edenlerdenim. Köpek insanıyım. Ama bronzlaşmak istememin sebebi nedir peki? Yalancıları da hiç sevmem. Ama bazen yalan söylerim. Hiçbir takıntım yoktu, artık var. Tekrar beyin fonksiyonlarıma geri dönüş yapmak istiyorum.

“bu bölgeye özellikle gelişme döneminde / çocukluk döneminde darbe alan kişilerde ileriki yıllarda doğru / yanlış kavramlarında çelişmeler görüldüğü gözlenmiştir.”
“Frontal lobdaki kolinerjik işlevin yeni yaşantılarla eski anıların birleştirilerek bir bütün oluşturmasında önemli olduğu bilinmektedir. “
“Frontal lob patolojilerinde sanrı ve varsanılar, sosyal geri çekilme, davranışlar üzerinde denetim kaybı gibi psikotik belirtiler olabilmektedir. Frontal lob işlev bozukluğu şizofreni ve depresyonda da rol oynayabilir. Frontal lökotomi ile şizofrenide bu tür belirtiler azalmaktadır.”
“Sağ Frontal lob lezyonlarında konuşmanın normal ritmi de bozulur. Aprosodi izlenir. “
”bugünkü insan beyninin evrimsel olarak en önemli bölümüdür..mantıksal düşünce, değer yargıları, sorumluluk, suçluluk duygusu gibi insanı hayvandan ayıran özelliklerden sorumludur..en eski ve ilkel dürtülerimizi frenleyen ve kızgınlık anlarında mantıklı düşünmemizi sağlayan bölümdür..frontal lob insanın öldürmemesi üzerine evrilmiştir”
“Bu tablo uyumsuz davranışlar, sosyal davranışlarda bozulma, görgüsüzlük, hiperaktivite, düstüsellik, polifaji, antisosyal davranışlar ve kabalık gibi belirtilerle belirlidir. Frontal lob hasarı bazı ilkel refleksleri ortaya çıkarabilir.”

Asla Phineas Gage gibi olmayacağıma söz veriyorum. Daha o kadar kabalaşmadım. Şimdi “spit it out” phase’indeyim. Pseudo kahkahalar filan.
Ama merak etmeyin kimseyi öldüremem ben. Kendimi bile. Kafamın 20 cm ilerisinde dönegelen vantilatöre saçım değecek diye yüreğim bir garip oluyor. Ama yaraları severim. Daha öncede dediğim gibi. Burun kanaması, omuzda bir morluk. Has insan şiddeti. O kadar. Öteye gitmeye cesaretim yok. Sadece İçimdeki öfkeyi birilerini döverek yahut kendimi dövdürerek atabileceğine inanan küçük bir organizmayım bu büyük evrende.

Hiç yorum yok: