Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

4 Eylül 2009 Cuma

Nine Inch Pains

Yaşadığım yerin en sevdiğim sokaklarından birinde yürüyordum.Ağaçlar daha bir yeşildi o gün. Ayakkabı tutkum hiçbir zaman eksilmemişti. O mağazaya bakmalıydım. Alt tabanı kan kırmızısı, simsiyah, 9 inch’lik topuklu bir ayakkabı çarptı gözüme. Senden bile daha güzeldi o an benim için. O an seninle olduğum bir çok andan daha tutkulu ilerledim vitrine.Baktım uzun uzun. Sen yanımda uzanırken sana söylediğim şarkıdan bir replik geldi. Bana neden bakmadığın geldiği aklıma. “Beni gör!” demem geldi ardından.“Let me hear you make decisions without your television”diye bağırmalarım. Şimdi yoktun. Bakarmıydın benim o ayakkabıya baktığım gibi bana.2 saniye sonra yanımda birini gördüm. Üzeri çok pisti. Ayakları yoktu. Benim en ünlü ayakkabı mağazamın önünde, yerde dileniyordu. Hem de para için. Gözlerimin içine baktı.Ayakkabı giyecek organa bile sahip değildi. Üzüldüm.Bütün bozukluklarımı verdim yalancı ve günahkar bir gülümse ile. Ama uzatmadım üzülmemi, ayrılık anlarını uzatmadığım gibi. Sende bana aşk için dilenmiştin hatırladın mı? Aşk için dilenenler geldi aklıma? Sonra para için seks yapanlar.Sonra Seks için palavra atanlar.Sonra ve sonra. Çağrışımlarımı uzatmayacağım. Almadım o ayakkabıyı. Ama rüyama girecek, biliyorum.
Bende senin rüyalarındayım. Bunu da biliyorum.

Hiç yorum yok: